Osmanlı Sonrası Kıbrıs

Osmanlı İmparatorluğu'ndan hemen önce Kıbrıs Venediklilerin elindeydi. Ancak ada Akdeniz'de ki korsanların barınağı durumundaydı. Osmanlı donanmasına da zaman zaman zarar veriyodu bu korsanlar. Bu sebeple Osmanlı adayı fethetti. Böylece Kıbrıs yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlı'nın huzur, barış ve adaleti altında yaşadı.

1870'li yıllara geldiğimizde ise Kıbrıs için durum değişmişti. 1877-1878'de Osmanlı-Rus savaşı vardı. Osmanlı bu savaştan yenik ayrılınca Ruslara karşı İngilizlerle ittifak kurmak zorunda kalmıştı. Bu ittifak sonucunda Kıbrıs'ın yönetim hakkı İngilizlere verildi. Ancak Kıbrıs İngilizlere tamamen verilmemişti, mülkiyet hala Osmanlı'nındı. Buna rağmen Osmanlı'nın zayıflığından faydalanan İngiltere Kıbrıs'ı 80 yıl boyunca elinde tuttu.

Bu 80 yıllık süreçte adadaki Türk halka büyük zulümler yapıldı. 1878 de Kıbrıs'taki nüfus: 45.000 Türk, 137.000 Rum şeklindeydi. Yani 1/3'lük bir oran vardı. Ama 1960'lı yıllarda bu oran 1/5 olmuştu.

1.Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ve İngiltere karşı cephelerdeydi. Bunu bahane eden İngilizler Kıbrıs'ı tek taraflı olarak ilhak ettiler. Böylece Kıbrıs'ın mülkiyetinide almış oluyorlardı.
Bunun üzerine Rumlar Yunanistan'a bağlanmak istediler. Ve 1918'de Türkler de örgütlendi ve seslerini duyurdular.

1931 yılında Rumlar ayaklandılar. Vali konağını taşlayıp yaktılar. İngiltere bu isyanı ancak Mısır'dan ek birlik getirerek bastırabildi. Ancak bu isyan İngilizleri kızdırmıştı ve politikasının sertleşmesine neden oldu. İsyanlara Türkler katılmamışlardı ama Türkler'e olan tutumu da sertleşmişti İngilizlerin.

1944'te KATAK (Kıbrıs Türk Azınlığı Kurumu) ve Dr.Fazıl Küçük liderliğinde Kıbrıs Türk Halk Partisi kuruldu.

Rumlar ise 1950 li yıllarda EOKA adlı bir terör örgütü kurdular. Örgüt 1955'ten itibaren saldırılara başlamıştı. 1955-1959 yılları arasındaki karnesi şöyleydi: 200 ölü, 4.750 bombalı saldırı, 2.976 sabotaj.

15 Ağustos 1960'ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Adadaki Rumlar Yunanistan'ın, Türkler ise Türkiye'nin garantörlüğündeydiler. Her iki ülke de adada belli bir miktar asker bulunduracaktı. Cumhurbaşkanı Baş Psikopos Makarios, Cumhurbaşkanı yardımcısıda Dr.Fazıl Küçük olmuştu. Meclisin %70'i Rum, %30'u Türklerden oluşacak, resmi dil Rumca ve Türkçe olacaktı.

Ama Makarios anayasaya uymadı. Türkleri azınlık statüsüne sokmak istedi ve EOKA'ya destek verdi. EOKA 1963 yılının Aralık ayında büyük bir etnik temizlik başlattı. Bu acımasız saldırı tarihe 'Noel Katliamı' olarak geçmişti. 1964 te de devam eden bu olaylarda 364 Türk şehit edilmişti.

Bu olaylardanda anlaşılacağı gibi 1963 yılında Cumhuriyet, artık işlevini tam anlamıyla yitirmişti.

1964 yılında adada artık iki yönetim vardı. Bu yıldan sonra Kıbrıs ardı arkası kesilmeyen çatışmalara sahne oldu. O kadar ki Türkiye 25 Aralık 1963, 15 Şubat 1964, 13 Mart 1964 ve 7(veya 5) Haziran 1964'te olmak üzere dört kez Kıbrıs'a girmeyi düşündü.

1964 yılının Ağustos ayında Rumlar Erenköy'e saldırdılar. Ama Türk savaş uçakları müdahale etti ve Rumlar püskürtüldü. Bunun üzerine Rumlar Kıbrıs Türk kesimine ekonomik ambargo uyguladı.

1967 yılına doğru yaklaşık 20.000 Yunan askeri Kıbrıs'a gitti. Yunan ordusu Sovyetlerden yüklüce bir miktar silah almıştı.

1967 yılında Yunanistan'da darbe oldu. Albay cuntası başa geçmişti. Yeni hükümet EOKA'ya aşırı destek veriyordu. Hatta yakında bir Enosis* darbesi yapılacağı söylentileri yayılmaya başlamıştı. Tüm bu gelişmelerin ardından 1967'nin sonlarında Rumlar Geçitkale ve Boğaziçini işgal ettiler.

Bunun üzerine TBMM toplandı ve oy birliği ile (435'te 432 oy) ile savaş kararı alındı: 16 Kasım 1967. Ama araya ABD girdi ve Yunanistan'a istekler kabul ettirildi. Bu sebeple de harekat olmadı.

1968'te uluslararası görüşmeler başladı. Ancak Rumlar Enosiste ısrar ediyorlardı. Bunun üzerine adada 'Geçici Türk Yönetimi' ilan edildi.

1970'lerde Rumlar ikiye bölündü. Bir tarafta Makarios diğer tarafta Grivas, Sampson ve Yunanlı Subaylar vardı. Bu iç çekişme darbeyle sonuçlandı. Makarios devrildi yerine Sampson getirildi. Grivas ve Sampson aynı zamanda EOKA'nın yönetici kadrosundandı. Yani bir anlamda terör örgütü hükümetin başına geçmişti: 15 Temmuz 1974. Bu yeni yönetimi Türkiye, ABD, İngiltere ve SSCB tanımadı.

Ancak olaylar kızışmıştı ve adadaki Türkler her an bir soykırıma maruz kalabilirlerdi. Türkiye darbecilerin yönetimden çekilmesini ve denize çıkışı olan bir bölgenin verilmesini istedi. Rumlar ise bu isteği reddettiler.

Bunun üzerine 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı başladı. Harekat 22 Temmuz 1974'e kadar sürdü ve BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararı ile durduruldu. Kıbrıs'ta darbeciler devrildi, Yunanistanda ise askeri cunta yıkıldı.

25-30 Temmuz tarihleri arasında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dış İşleri Bakanları 1.Cenevre Konferansında buluştular. Türkiye'nin istekleri masa başında kabul edilmişti ancak Rumlar sözlerinde durmadılar. İşgal edilen bölgelerden çekilmediler. Hatta yeni saldırılar düzenleyip 125 Türk'ü katlettiler.

8-13 Ağustos'ta 2.Cenevre Konferansı düzenlendi. Rumlar 1.Cenevre Konferansı'nı reddettiler.

Rumların diplomatik olarak çözüme yanaşmamalarının üzerine 14-16 Ağustos tarihleri arasında ikinci harekat gerçekleşti. Lefke - Lefkoşa - Magosa hattının kuzeyi, yani adanın yaklaşık %77'si kontrol altına alındı.

13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Rauf Denktaş başa gelmişti. Aslında amaç Kıbrıs Federe Devleti'ydi. Yani Rumlar ve Türklere ait iki otonom devletin birliği. Ancak Rumlar eşitliği kabullenemiyorlardı ve bunu hiçbir zaman kabul etmediler.

13 Mayıs 1983'te BM'in Kıbrıs Rum yönetimine arka çıkan haksız kararından sonra Kıbrıs Türk Federe Devleti 17 Haziran'da self-determinasyon hakkını açıkladı (aslında zaten bu hakkı çok önceden, 1 Kasım 1974'te BM'den almıştı) ve 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ancak bir açıklama yapılarak tekrar bir federe devletin kurulmasına engel bulunmadığı açıklandı.

KKTC'nin tüm bu barışçıl yaklaşımına karşı Türkiye, Pakistan ve Bangladeş dışında hiçbir ülke KKTC'yi tanımadı.

Osmanlı Öncesi Kıbrıs

Kıbrıs'a bilinen ilk yerleşim M.Ö 4000'lerde olmuştur. O dönemde Kıbrıs'a gidenler Anadoluda yaşayan halklar olmuştu.

M.Ö 1500'den M.S 1571'e kadar Kıbrıs çok farklı millettlerin, birbirinden farklı devletlerin egemenliği altına girmişti. Bunlar sırasıyla Mısır, Hitit, Fenike, Asur, Pers, Makedonya, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Müslüman Devletler, Latin Krallıklar ve Venedik'ti.